Dışavurumcu Sanat Terapisi ve Psikososyal Destekteki Rolü

Ezgi İçöz Özgür, Uzman Psikolog ve Sanat Terapisti

Dışavurumcu Sanat Terapisi (DST) birçok sanat dalını ve yaratıcı süreci içinde barındıran ve klinik psikolojide kullanılan bir akımdır. DST yaratıcı sürecin iyileştirici ve geliştirici yanı olduğu anlayışını benimseyen bir psikoterapi tekniğidir. DST birçok farklı popülasyon ile kullanılabilen, çözüm ve süreç odaklı ve derinlemesine çalışan bir tekniktir. Bireysel seanslarda kullanıldığı gibi grup çalışmalarında da çok etkili bir şekilde kullanılabilir. Katılımcıların herhangi bir sanat deneyimi olmasını gerektirmez. Birçok ülkede özel kliniklerde olduğu kadar hastanelerde, okullarda, hapishanelerde, kişisel gelişim merkezlerinde birçok yaştan insan ve gruptan kişiler ile yaygın olarak kullanılmakta olup, Türkiye’de yeni tanınmaya başlanmıştır. Bireysel ve grup terapilerinin yanında sosyal değişim projelerinde ve psikosoyal destek gruplarında da kullanılmaktadır.

Dışavurumcu Sanat Terapisi, sanatı, yaratıcılığı ve oyunu kalbinde tutan, resim,heykel, müzik, dans, yaratıcı yazım, drama gibi birden çok sanat dalını akıcı bir şekilde, birbiri ardına, birbiriyle ilişkili olarak kullanır. Terapistin farklı sanat dallarına hakim olmasını ve birbiriyle doğal bir şekilde, ilişkilendirebilme becerisini gerektirir. Bugün, sanatı psikoterapide kullanan birçok terapist kendi sanat dalına göre, müzik terapisti, drama terapisti, dans terapisti gibi, farklı okullara ayrılmıştır, DST ise birçok sanat disiplinini bir arada kullanan bir akımdır. Kişi Sanat Terapisinde sanat ve yaratıcılığı kendini ve duygularını serbest bırakma, dışavurma, ifade etme aracı olarak kullanır. DST’de amaç teknikte mükemmelleşmek değil, yaratıcı süreç ile kendini ifade etmek, duygularını dışa vurmak ve bu yol ile sanatın iyileştirici gücünü deneyimlemektir.  Sanat Terapisinde yargıdan uzak (iyi, kötü, güzel, çirkin gibi her türlü olumlu olumsuz yargıdan) kişilere alan tutmaya, kişinin kendi sanat ürününü keşfetmesine yardım etmeye çalışılır. Sanat yapmak için sanatçı olmaya veya yetenekli olmaya gerek yoktur sanat yaratıcı ifade, bir dışavurum aracı olarak kullanılır. Yapılan bir resim duvara asılacak bir sanat eseri ortaya çıkmaz. Herkesin ortaya çıkarttığı ürün biricik ve kendine özgüdür, başkaları ile kıyaslama veya rekabet kesinlikle yapılmaz.

DST’de bir duygu, anı, rüya, ilişki ve/veya durum; hareket, dans, resim, yazı, ses, ritim, hikaye anlatımı, drama, rol yapma, oyun ve/veya ritüel yoluyla ifade edilir. Kişi yaratıcı sürecin içinde, simgesel, bireysel ve kolektif bilinçdışının imgeler dünyasında bir farkındalık kazanır ve tıkandığı konulara yaratıcı çözümler bulabilir. Hayal gücü sadece görsel değildir. İmgele farklı yollarla deneyimlenebilir; görselliğinin yanında hareketi, sözcükleri, sesi, ritmi, oyunculuğu kapsayan modaliteler arası bir süreçtir.  Kinetik, sezgisel, görsel, işitsel, dilsel ve bedensel olarak deneyimlenebilir. Farklı modaliteler arasındaki etkileşim serbest bir akış oluşmasına aracı olurken yaratıcı süreci güçlendirir ve deneyimi derinleştirir. Mesela farkındalık ile yapılan bir hareket, bir renk ve imge ile ifade edilir, imgeyle diyaloğa geçilir veya ortaya çıkan bir imgenin duygusu ve anlamı araştırılır. İmge veya duygunun bedenin neresinde hissedildiği keşfedilebilir.

Psikolojik travma kişilerin hayatını, vücut bütünlüğünü ya da ruhsal dengesini tehdit eden ve duygusal anlamda üstesinden gelmekte zorlandığı olaylar, deneyimler veya durumlardır. (Pearlman&Saakvitne, 1995). Kişinin başından geçen olay/olaylar onun dayanma gücünü aştığında ve yeterli destek bulamadığında ruhsal çöküntü hissedebilir. Bu durum çocuklarda da içe dönüklük, üzüntü, korku, çaresizlik, öfke gibi duygular kendini gösterebilir. Çatışma mağduru çocuklarda da travma belirtilerine sıkça rastlanır ve psikososyal destek hayati önem taşır.

Çocukların, özellikle travma yaşamış çocukların sözel ifadesi oldukça kısıtlı olabilir. DST çocuklara farklı ifade yolları sunarak kişinin dışavurumunu, aktarımını kolaylaştırır. Sözel olarak duygularını ifade edemeyen çocuk, içe attığı veya yıkıcı bir şekilde ifade ettiği duygularını yaratıcı bir şekilde ifade etme olanağı bulur. Travma kişiyi bedensel, duygusal, zihinsel, sosyal ve ruhsal olarak etkiler. Sanat terapisi de bedensel, duygusal, zihinsel, sosyal ve ruhsal süreçlerin işlendiği bütünleştirici (integral) bir akımdır. Kişinin travmaya gösterdiği fiziksel tepkiler DST ile araştırılır ve farklı beden/hareket terapisi teknikleri, imgeleme yöntemleri ile çalışılır. DST diğer birçok akım gibi çocuğun gösterdiği semptomları bir patoloji olarak değil bir başa çıkma yöntemi olarak gören hümanist bir yaklaşımdır. Herkesin biricikliğine inanan, kişi odaklı bir teknik olduğu için çıkan sorunlara kişiye özel teknikler sunar. DST kültürel olarak duyarlı bir akımdır, kişinin kültürünü, ritüellerini sanatta ve grup çalışmalarında hassas bir şekilde kullanır. DST kişilerin kendilerini güçlendirmelerine, duygusal ve fiziksel olarak duyarlılıklarını artırmaya, beceri geliştirmelerine ve sosyal destek almalarına aracı olan problem çözme odaklı bir tekniktir.

DST’de kişi iyileşme sürecinde aktif olarak rol alır. Bu da kişinin kendine güvenini artırır, kendi kaynaklarını ve güçlü yönlerini keşfetmesine yardımcı olur. Sanat terapisini bir sanat aktivitesinden ayıran en önemli şeylerden biri yapılan sanat çalışmasının (resim, heykel, dans, müzik, masal herhangi bir yaratıcı süreç olabilir) gündelik hayatla bağlantısını kurmak ve kendi süreciyle ilişkisini kurmaktır. Yapılan çalışmalarda yaratıcı bir çözüm bulunduysa bunun gündelik hayatta ve ilişkilerde nasıl kullanılabileceği araştırılabilinir ve ödevler verilir.

DST süreç ve kaynak odaklı bir tekniktir. Yaratıcı sürecin iyileştirici etkisi ile birlikte, kişinin kendi kaynaklarını keşfetmesine yardımcı olur. Çocuklar da kendi kaynaklarını grup içinde güvenli bir ortamda keşfettikçe hem kendine güveni artar hem de hayatındaki sorunlara yaratıcı çözümler bulur. Bu çözümler süreç ile birlikte içselleştirilir ve çocuğun gündelik hayatına entegre etmesine yardımcı olur. Çocuklar kendi kapasitelerini fark ettikçe, kendine güvenleri ve duygusal dayanıklılıkları artar. Kişinin ayrıca yaratım sürecinde becerileri de gelişir ve bireysel ve grup olarak sanat ürünleri (müzik, resim, drama, şiir vb.) ortaya çıkardığında kendine güveni ve öz değeri artar.

Sanat terapisi ve yaratıcı sürecin iyileştirici gücünün yanında grup çalışmasının da iyileşme sürecinde rolü büyüktür. Kişi yaşadığı travmanın etkisiyle yalnızlaşabilir ve grup çalışmalarında yaşadığı olumsuz duyguları sadece kendisinin yaşamadığını anlaması bile kişi de olumlu etki yaratır. Kişi paylaştıkça olumlu duyguları pekişir, şahitlik etmenin, görmek ve görülmenin iyileştirici deneyimini yaşar. İletişim ve empati becerisi gelişir. Özellikle çatışma gibi sosyal ve kolektif travma yaşamış çocuklarda birlikte yaratıcı ve paylaşım süreci yaşamak kişinin hem kendine hem de insanlara tekrar güvenmesine yardımcı olur. Grup çalışmaları gündelik hayatın bir yansıması gibidir, grup çalışmasındaki yapıcı deneyimler gündelik hayata da olumlu bir şekilde yansır. Kişi, çocuk bireysel farkındalığın yanında sosyal bir farkındalık da geliştirir, grubun bir parçası olmak kişinin öz değerini artırır.

Dışavurumcu sanat terapisi, destek grupları, sanat grupları travma yaşamış toplulukların iyileşme sürecinde büyük önem taşır. Sosyal travmanın yaralarını sarmak, özellikle çocuklardaki etkilerini iyileşmesine yardımcı olmak uzun bir süreçtir. Kolektif travmaların etkisi bireyleri yaşamları boyu etkileyebildiği gibi travma jenerasyonlar arası da aktarılabilir. Sosyal travmalar bireyleri tek tek etkilediği gibi, bütün toplumu etkileyen kolektif bir olgudur. Çocukların şahit oldukları, yaşadıkları travmanın yaralarını sarmaya çalışmak insani bir hizmettir. Sanat Terapisi Türkiye’de çok yeni bir alan olduğundan travma konusunda donanımlı uzman sayısı artmakta olsa bile fazla değildir. Olan uzmanların bu tarz psikososyal destek gruplarında, sosyal dönüşüm projelerinde destek vererek, eğitim ve süpervizyon vermesi gereklidir. Bu alanda ruh sağlığı çalışanları ve sanatçıların kendilerini Sanat Terapisi alanında geliştirmeleri ve ortak çalışmaları  çok değerlidir.